Kaynak : Pexels / Vika Glitter
Zihnimiz yalnızca olanı değil, olanı nasıl anlamlandırdığımızı da kaydeder. Bu anlamlandırma süreci, çocukluktan itibaren gelişen bilişsel şemalarla şekillenir. Ve bu şemalar, günümüzde yaşadığımız birçok duygunun zeminini oluşturur.
Bir bakış, bir sessizlik, bir geri dönüş olmaması… Tüm bunlar, tek başına “gerçek” değildir. Ama geçmişte içselleştirdiğimiz inançlar üzerinden zihnimizde belirli bir şekilde yorumlanır.
Aaron Beck’in bilişsel terapi modeline göre, kişi olaylardan çok, olaylara dair otomatik düşünceler nedeniyle acı çeker. Bu düşünceler çoğu zaman farkında bile olmadan işler:
“Hep ben hata yaparım.”
“Beni zaten kimse ciddiye almıyor.”
“Bu sessizlik kesin bir reddediş.”
Bu otomatik düşüncelerin kökeninde ise genellikle derin, çoğu kez çocuklukta şekillenmiş temel inançlar vardır.
Ve iyi haber şu ki: Bu inançlar, farkındalıkla gözlemlenebilir ve dönüşebilir.
Zihin katı değildir. Gözlemle yumuşar. Farkındalıkla değişir.
Mini Podcast’te, bu inanç kalıplarının nasıl şekillendiğine ve otomatik düşüncelerle nasıl günlük hayatımızı etkilediğine odaklandık.
Meraklı Zihinler İçin Not
Bugün, seni zorlayan küçük bir anı hatırla.
Kendine sessizce şunu sor:
– O anda zihninden geçen ilk düşünce neydi?
– Bu düşünce hangi eski inanca dayanıyor olabilir?
– Bu inanç, gerçekten sana mı ait?
Yargısız bir tavırla zihninde olan biteni gözlemlerken, burada aradığımız şeyin kesin bir yanıt olmadığını hatırla. Çünkü dönüşüm, genellikle merakla başlar.
Telif Hakkı Uyarısı: Bu yayın kanalındaki tüm içerikler Hülya Gürsözer’e aittir ve telif haklarıyla korunur. Kişisel kullanım dışındaki kopyalama, indirme veya paylaşım yasaktır. © 2025
Share this post